Teknoloji devi olma yolunda

Dünya üzerinde imkansız olan hiçbir şey yoktur, Türkiye doğru stratejiler uyguladığı takdirde kısa vadede olmasa da orta vadeli gelecekte dünyanın önemli yüksek teknolojiye dayalı endüstri ülkelerinden birisi haline gelebilir. Uygulanması gereken stratejileri incelemeden önce şu an için teknoloji ihracatında dünyanın neresinde olduğumuza bakalım. Dünya Bankası verilerinden derlenmiş aşağıdaki tablo belli başlı ülkelerin ve Türkiye’nin 2013 yılı yüksek teknolojiye dayalı ürün ihracatını gösteriyor.

Tabloya göz atalım


Teknoloji ihracatında, ekonomik olarak bizden daha küçük olan Macaristan, Çek Cumhuriyeti gibi ülkelerin oldukça gerisindeyiz. Yıllardır krizde olan Yunanistan’ı saymazsak hiçbir Avrupa ülkesinden daha iyi bir konumda olduğumuz söylenemez. Sonuç olarak Türkiye bu konuda acil çözüm önlemleri almalı.




Teknoloji ihracatı yüksek olan ülkelerin Ar – Ge harcamalarının da aynı oranda yüksek olduğu her iki tablo kıyaslanarak anlaşılabilir. %0.9’luk Ar – Ge harcamasına sahip olan Türkiye yakın gelecekte bu değeri %1.5 gibi bir seviye çekmediği sürece siyasilerin verdiği teknoloji üreten Türkiye vaadi pek gerçekçi gözükmüyor.
Teknoloji üretmek ve satmak için başvurulacak en önemli adres şüphesiz ki üniversitelerdir. Türk üniversiteleri ne yazık ki dünya standartlarının gerisinde kalmakta. Bunun en önemli nedenleri üniversiteler üzerinde yıllardır var olan politik baskılar ve üniversite bütçelerinin düşük olmasıdır. Bilim adamlarının ödüllendirildiği, üniversite bütçelerinin yükseltildiği bir Türkiye şüphesiz ki teknoloji üretiminde adını dünya devleri arasına yazdıracaktır. Üniversitelerin ve bilim adamlarının daha çok gelir elde etmesi ve teknoloji üretiminin artması için üniversite sanayi işbirliği bir an önce teşvik edilmelidir. Dünyadan ve Türkiye’den önemli üniversitelerin sanayi gelirlerini aşağıdaki tabloda bulabilirsiniz (Times Higher Education’dan alınmıştır, veriler 100 üzerinden endeks puanını gösterir, herhangi bir maddi değer ifade etmez).
Dünya sıralamasında Amsterdam VU ve Aarhus üniversitelerinden daha iyi bir konumda olan ODTÜ’nün gelir endeksinin her iki üniversiteden de düşük olması, Türkiye’de üniversitelerin ve bilim adamlarının yaptıkları işten Avrupalı rakiplerine göre daha az para kazandıklarını net bir şekilde ortaya koyuyor. Böyle bir akademik ortamda Türk üniversitelerinin dolayısıyla Türk teknolojisinin Avrupalı rakipleriyle yarışması oldukça zor gözükmekte. Patent hakları, ödüllü projeler, devlet destekli laboratuvarlarla bilim insanları desteklenmeli
Tersine Beyine Göçü Bir Çözüm mü?
Yıllardır Türk bilim adamlarının yurt dışında çalışmasından yani beyin göçünden şikayetçi olduk. Son yıllarda Türkiye bu beyin göçünü tersine çevirmeye, Türk bilim insanlarını yurda çağırmaya başladı peki ya bu gerçekten bir çözüm yaratacak mı? Bizce zannedildiği kadar da etkili bir eylem değil. Yurt dışında çalışan parlak bilim adamları ülke içine dönseler dahi araştırma yapacakları laboratuvarlar ve araştırmalarına ürüne dökecekleri endüstriyel kuruluşlar olmadığı sürece çok fazla katma değer yaratamazlar. Siyasetçiler teknoloji üretimi için bilimin ve sanayinin paralel gittiğini unutmamalı, bilimi ve sanayi birlikte kalkındıracak eylem planları hazırlamalılar.

Korumacı Ekonomi Modeli
Eğer bir teknolojik ürün Türkiye içinde üretiliyorsa, onun ithalatına ek vergilere konularak yerli tüketim teşvik edilmekte. Bu durum uzun yıllar Türkiye’nin ekonomi stratejisi olsa da son yıllarda ciddi eleştiriler almaya başladı. Eleştirilerin çıkış noktası; bu koruma tedbirlerinin rekabeti dolayısıyla Ar – Ge çalışmalarını baskılıyor oluşu. Ülkemiz ne yazık ki koruma tedbirlerinden faydalanarak yerli üretim yaptığını iddia eden ancak montaj üretim yapmaktan öteye gidemeyen teknoloji firmalarıyla doldu.
4.sanayi devrimini unutmayalım devrimin gerisinde kalacak olan ülkeler 50 yıl geride kalacak gibi görünüyor. daha fazla bilgi için bağlantıyı tıklaya bilirsiniz

Google+'da Paylaş

Yazar Unknown

Yazar Hakkında bilgi yazılacak
    Blogger Yorumları

0 yorum:

Yorum Gönder