Önümüzdeki engeller darbeler

Darbe :devletin emrindeki resmi askerî kurumlara mensup kişi ya da kişilerin ani olarak anayasal olmayan yollarla mevcut hükûmeti devirmesi ve iktidara el koymasıdır.

Ülkemiz ne yazık ki bir çok darbe görmüş bu darbeler sonucu değerli ülkemizin büyüme ve kalkınmasında oluşacak ataklarda dış güçler tarafından bu şekilde önü kesilmiştir,dilerim ülkemiz bir daha bu yüz karası darbeleri görmez.

31 Mart Ayaklanması 2.Abdulhamit han'a darbe


12 Nisan'ı 13 Nisan'a bağlayan gece, Taksim Kışlası'ndaki Avcı Taburu'na bağlı askerler subaylarına karşı ayaklanarak kendilerine önderlik eden din adamlarının peşinde Heyet-i Mebusan'ın önünde toplandılar ve ülkenin şeriatagöre yönetilmesini istediler. Hüseyin Hilmi Paşa hükumeti ayaklanmacılarla uzlaşma yolunu seçti ve hükumet üyeleri tek tek istifa etti.

Ayaklanma Heyet-i Mebusan üzerinde de etkili oldu. O gün İttihat ve Terakki üyesi mebuslar, can güvenlikleri olmadığı için meclise gitmediler. Bazıları İstanbul'dan uzaklaşırken, bazıları da kent içinde gizlendi. Bu arada ayaklanmacılar İttihatçı subaylarla mebusları buldukları yerde öldürüyorlardı. Hükümetin ve meclisin etkisiz kalmasıyla, II. Abdülhamid yeniden duruma egemen oldu. Ayaklanmayı başlatan muhalefet ise, herhangi bir programdan yoksun olduğundan önderliği elde edemedi.

İttihat ve Terakki asıl güç merkezi olan Selanik'teki 3. Ordu'yu harekete geçirdi. Böylece ayaklanmayı bastırmak üzere Hareket Ordusu kuruldu.Ayaklanmacılar 23 Nisan'ı 24 Nisan'a bağlayan gece İstanbul'a girmeye başlayan Hareket Ordusu'na başarısız bir direniş çabasından sonra teslim oldular. Heyet-i Mebusan ve Heyet-i Ayan da bir gece önce Yeşilköy'de toplanarak Hareket Ordusu'nun girişiminin meşruluğunu onaylamışlardı.


Alatini Köşkü (Selanik, sürgün edilen Abdülhamid'in kaldığı köşk)
Ayaklanmanın bastırılmasından sonra sıkıyönetim ilan edildi ve ayaklanmacıların önderleri divanıharpte yargılanarak ölüm cezasına çarptırıldılar. Muhalefet hareketi önemli kayıplara uğradı. Ama en önemli gelişme, Meclis-i Umumi Milli adı altında birlikte toplanan Heyet-i Mebusan ve Heyet-i Ayan'ın 27 Nisan'da II. Abdülhamid'in tahttan indirilmesini, yerine V. Mehmed'in geçirilmesini kararlaştırmasıydı. Ayrıca II. Abdülhamid'in İstanbul'da kalması da sakıncalı bulunarak Selanik'te oturması uygun görüldü. Divanıharp II. Abdülhamid'i yargılamak istediyse de, yeni kurulan Hüseyin Hilmi Paşa hükümeti bunu kabul etmedi.
3 yıl Selanik'teki Alatini Köşkü'nde ev hapsinde tutulduktan sonra 1912'de İstanbul'daki Beylerbeyi Sarayı'na getirildi. 10 Şubat 1918'de İstanbul'da vefat etti. Mezarı, büyük babası için Divanyolu'nda yaptırılmış Sultan II. Mahmut Türbesi'nde bulunmaktadır.


27 Mayıs Darbesi

27 Mayıs 1960'ta yapılan ve Türkiye Cumhuriyeti tarihinde gerçekleşen ilk askerî darbedir. Dönemin Genelkurmay Başkanı da dahil 200'den fazla general, Cumhurbaşkanı Celâl Bayar ve Başbakan Adnan Menderes yönetime el koyan askeri grup tarafından tutuklanmıştır. 37 düşük rütbeli subay tarafından planlanlanıp icraa edilen darbe emir komuta zinciri içinde yapılmamıştır. Darbeden sonra bu subaylar ve Emekli Orgeneral Cemal Gürsel in oluşturduğu Millî Birlik Komitesi ülke yönetimini üstlenmiştir.
27 Mayıs 1960’tan, seçimlerin yapılarak normal yaşama geçildiği 15 Ekim 1961 yılına kadar geçen sürede, askerin Milli Birlik Komitesi eliyle cunta olarak iktidarda olduğu dönemdir. Daha sonra 9 Temmuz 1961'de kabul edilen 1961 Anayasası olarak bilinen anayasa değişikliği, 1924 Anayasası'nı yürürlükten kaldırmıştır.


12 Eylül Darbesi

Türk Silahlı Kuvvetleri'nin 12 Eylül 1980 günü emir-komuta zinciri içinde gerçekleştirdiği askeri müdahaledir. 27 Mayıs 1960 darbesi ve 12 Mart 1971 muhtırasının ardından Türkiye Cumhuriyeti tarihinde silahlı kuvvetlerin yönetime üçüncü açık müdahalesidir. Bu müdahale ile Süleyman Demirel'in Başbakan'ı olduğu hükümet görevden alındı, Türkiye Büyük Millet Meclisi lağvedildi, 1961 Anayasası kaldırıldı, bütün derneklerin faaliyetleri de durduruldu. Parti liderleri önce askeri üslerde gözetim altında tutuldu, ardından yargılandı.
Darbeden sonra 1982 Anayasası hazırlanarak, 1983 yılında siyasi partilerin yeniden kurulmasına izin verilmiştir.
2010 anayasa referandumunda, değişikliklerin kabul edilmesiyle 13 Eylül 2010 tarihinde çeşitli sivil toplum kuruluşları, sendikalar ve dernekler ile darbe mağduru kişiler 12 Eylül darbesini yapanlar hakkında suç duyurusunda bulundu . Bütün suç duyurularını toplayan Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı "Milli Güvenlik Konseyi (MGK) adı altında 12 Eylül 1980'de ülke yönetimine el koyan ve 24 Kasım 1983 yılına kadar bu statüsünü sürdüren askeri cunta yönetiminin hayatta kalan üyeleri, Kenan EvrenNejat Tümer ve Tahsin Şahinkaya'nın işlediği (A) Nürnberg Şartı ile kabul edilmiş ve tüm devletlerin kendi kanunlarında yer almasa dahi suçun oluşumu halinde takip etmek zorunda oldukları uluslararası hukukun buyruk kuralı niteliğine sahip insanlığa karşı suçlar (B) 765 Sayılı Ceza Kanunu'nun 146, 147, 153, 174, 179, 180, 181. maddeleri kapsamında, insanlığa karşı suçlar ve resen takdir edilecek suçlar nedeniyle haklarında başsavcılık tarafından ceza dava açılması ve haklarında gerekli önlemlerin alınması istemi .. ile 7 Nisan 2011 yılında ilk soruşturma başlattı. 4 Nisan 2012 tarihinde darbenin yargılanmasına başlanmıştır

28 Şubat Süreci

28 Şubat süreciNecmettin Erbakan'ın başbakan, Tansu Çiller'in dışişleri bakanı olduğu 28 Şubat 1997'de olağanüstü toplanan Milli Güvenlik Kurulu toplantısı sonucu açıklanan kararlarla başlayan ve irticaya karşı, ordu ve bürokrasi merkezli süreç. Türkiye siyasi tarihine geçen kararlar ve bu kararların uygulanması sırasında Türkiye'de siyasi, idari, hukuki ve toplumsal alanlarda yaşanan değişimlere neden olan bir süreçtir. Yaşananlar, post-modern darbe olarak da adlandırılmıştır. Bu dönem başta muhafazakar kesime karşı başörtüsü yasağı gibi ayrımcı uygulamalara ve insan hakları ihlallerine sahne olmuş, başörtülü öğrenciler okullardan atılmış, ikna odaları kurulup başlarını açmaları için zorlanmış ve çok sayıda kamu personeli işinden atılmıştır. "İrticayla mücadele eylem planı" ile anılan bu süreçte verilen kararların ve yaptırımların uygulanıp uygulanmadığı denetlemek için Çevik Biröncülüğünde Batı Çalışma Grubu kurulmuş, 28 Şubat sürecinin yargılamaları ilk kez Ergenekon davaları ile başlamıştır.


Üstünden daha 20 yıl geçmemiş olan 28 şubat darbesi belgeselini izleyebilirsiniz.
















Google+'da Paylaş

Yazar Unknown

Yazar Hakkında bilgi yazılacak
    Blogger Yorumları

0 yorum:

Yorum Gönder